Şap hastalığının çift tırnaklı hayvanlarda görülen akut seyirli ve çok bulaşıcı viral bir enfeksiyon olduğunun altını çizen uzmanlar, birinci bulguların sığırlarda ateş, iştahsızlık, depresyon ve süt randımanında azalma formunda görüldüğünü tabir ediyor.
Enfekte yahut kuluçka periyodundaki hayvanların teneffüs, deri, beden çıkartıları, süt ve sperma ile virüsü saçtığını belirten Dr. Dilek Leyla Mamçu, şap hastalığının kontamine yani hastalık bulaşık hayvan eserleri, bulaşık araç ve aletler, yabani hayvanlar, kuşlar, rüzgâr ve nakil araçları ile de bulaşabildiğini lakin insanlarda rahatsız edici semptomlara neden olmasına karşın direkt ölümcül tesirlere yol açmadığını vurguluyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Dilek Leyla Mamçu, son günlerde gündemde olan şap hastalığı ile ilgili kıymetli bilgiler paylaştı.
Bulaşma oranı epey yüksek
Şap hastalığının çift tırnaklı hayvanlarda görülen akut seyirli, çok bulaşıcı ve zoonotik karaktere sahip viral bir enfeksiyon olduğunu belirten Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Etkeni Picornaviridae familyasının Aphtovirüs alt kümesinde yer alan şap virüsüdür. Yedi farklı serotipi olduğunu söyleyebiliriz. Serotipler ortasında çapraz bağışıklık görülmemesi hastalıkla çabayı güçleştirir. Hastalık, bulaşma oranı yüksek olduğu için hassas hayvan topluluklarında salgınlara yol açabiliyor” dedi.
Süt randımanında azalma ve iştahsızlığa dikkat edilmeli
Sığırlarda ateş, iştahsızlık, depresyon ve süt randımanında azalmanın birinci klinik bulgular olarak tanımlandığını söz eden Dr. Dilek Leyla Mamçu, “24 saat içerisinde salya akışı başlar, lisanda ve diş etinde veziküller şekillenir. Lisandaki yaraların (lezyonların) çoklukla birkaç günde güzelleşmesine rağmen ayaklardaki ve nazal bölgedeki lezyonlar çoğunlukla ikinci bakteriyel enfeksiyonlara maruz kalıyorlar. Hastalığın en bariz yayılma yolu, havada bulunan virüsun teneffüs sistemi ile alınmasıyla gerçekleşiyor. Enfekte yahut kuluçka periyodundaki hayvanlar teneffüs, deri, beden çıkartıları, süt ve sperma ile virüsü saçıyor. Şap hastalığı kontamine yani hastalık bulaşık hayvan eserleri, bulaşık araç ve aletler, insan, yabani hayvanlar, kuşlar, rüzgâr ve nakil araçları ile de bulaşabiliyor” diye konuştu.
Tedavisi olmadığı için hastalık denetim altında tutuluyor
Şap hastalığının temel olarak hayvanların hastalığı olduğunu vurgulayan Dr. Dilek Leyla Mamçu, “İnsanlara enfekte hayvanlar ile temas, enfekte et ve süt eserleri ile nadiren bulaştığı biliniyor. Şap hastalığına yakalanmış hayvanların tedavisi bulunmuyor. Bu nedenle hastalık denetim altında tutulmaya çalışılıyor. Faal aşılama ile hastalığın bulaşması önlenebiliyor. Hasta hayvanlar ve bunlar ile temas etmiş hayvanlar öldürülerek virüs kaynağının tüketilmesi ve virüsün hayat seyrinin kırılması amaçlanıyor. Hasta ve hastalıktan kuşkulu hayvanlar öldürülüyor, yakılarak yahut gömülerek imha ediliyor. Birebir biçimde kontamine gereçler, süt ve et üzere gibisi eserler de tedbir olarak imha ediliyor” tabirlerini kullandı.
İnsanda direkt ölümcül tesir yaratmıyor
Şap hastalığının çok ender olarak beşere bulaştığının altını çizen Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Ancak hasta hayvanın yarasına, derisine, et yahut sütüne çıplak el ile temas halinde bulaşma riski oluşur. Şap hastalığı insanlarda direkt ölümcül olmamakla birlikte, virüsün belirtileri ve semptomları beşerler için rahatsız edici olabilir” dedi.
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı
